Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Şartlarının Resen Araştırılması Yükümlülüğü

Yargıtay 21. Ceza Dairesi’nin 2016/4274 E., 2016/3871 K. sayılı kararında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmeksizin mahkumiyet hükmü verilmesi konusundaki kararı aşağıda yer alan sebeplerle bozmuştur. Bahse konu kararda:

 Gerekçeli karar başlığındaHükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Şartlarının Resen Araştırılması Yükümlülüğü ‘….’ şeklinde yanlış yazılan suç tarihinin; suça konu sahte faturaların en son Aralık … dönemine ait KDV beyannamesinde kullanılması nedeniyle ‘….’ olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre katılan vekili ile sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; Ancak;
1- Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu’nun 02.03.2010 gün ve 2010/9-47 Esas, 2010/45 Karar sayılı ve benzer nitelikteki yerleşik kararlarında belirtildiği üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için CMUK’nun 231. maddesinde belirtilen objektif ve sübjektif koşulların bir arada bulunmasının gerektiği, sahte fatura kullanmak suçu nedeniyle oluşmuş yasanın aradığı anlamda somut kamu zararı bulunup bulunmadığı araştırılıp, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, objektif ve sübjektif şartlar irdelenmeden, sanığın katılanın zararını gidermediğinden bahisle yasal olmayan gerekçeye dayanarak yazılı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi yasaya aykırı,
2- T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yukarıdaki karar; özetle mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için CMK’nın 231. maddesinde belirtilen objektif ve subjektif koşulların bir arada bulunması gerektiği ve mahkeme tarafından bu şartların oluşup oluşmadığının resen incelenmesi gerektiğine ilişkindir.

CMK’nın 231.maddesinin 5. fıkrasında mahkemenin ancak yargılama sonunda verilen cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması  halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebileceğinden bahsedilmiştir.

Yine CMK’nın 231.maddesinin 6. fıkrasında ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi şartlarının hep beraber oluşması gerekmektedir. Ancak pek tabii ki sanığın bu uygulamayı kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.

Somut olayda sanık sahte fatura kullanmak suçu nedeniyle yargılanmaktadır. Fakat mahkeme tarafından somut olarak kamu zararının oluşup oluşmadığı araştırılmamıştır. Yargıtay mahkemenin etkin bir şekilde bu araştırmayı yaparak sonucuna göre karar vermesi gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay yine sanığın sırf katılanın zararını gidermediğinden bahisle yazılı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesini yasaya aykırı bulmuş ve kararın bozulmasına karar vermiştir.