Delillerin tamamı sözlü anlatımla oluştuğunda, çelişme halinde hangi tarafın anlatımına hangi gerekçe ile üstünlük tanındığının denetlenebilir şekilde açıklanması gerekir.

yargitay-logo-EBA1F5590D-seeklogo.com.gifT.C YARGITAY
6.Ceza Dairesi
Esas: 2015 / 4384
Karar: 2016 / 5229
Karar Tarihi: 21.06.2016

ÖZET: Tamamı sözlü anlatımdan oluşan delillerin birbirleri ile çelişmesi halinde hangi tarafın anlatımına hangi gerekçe ile üstünlük tanındığı açıklanarak vicdani kanı ilkesine uygun gerekçelendirilebilir ve temyiz mercii tarafından denetlenmesi mümkün bir sonuca ulaşması gerekirken yeterli gerekçe gösterilmeden ve sebepleri açıklanmadan, iddia savunma ve tanıkların hangi nedenle değerlendirme dışı bırakıldığı, buna göre anılan hukuki sonuca ulaşıldığı da karar yerinde gösterilmeden eksik soruşturma ile yetinilip yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile karar verilmesi isabetsizdir.(2709 S. K. m. 141) (5271 S. K. m. 230)

Dava ve Karar: Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay 22. Ceza Dairesinin 19/06/2015 tarihli görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

I-Sanık … hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükmün incelemesinde;

Sanık savunmanının temyiz dilekçesi ile hükmün bütününü temyiz ettiği, sanık hakkında kasten yaralama suçundan verilen düşme kararının temyizinde sanığın hukuki menfaatinin bulunmadığı anlaşıldığından, sanık savunmanının düşme kararına yönelik temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,

II- Sanık … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelemesinde;

Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Ceza Muhakemesinin asıl amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçeğe varılacak araçlar ise delillerdir.

Deliller; tarafların açıklamaları, tanık beyanları, tutanaklar, olay yerinde kalan her türlü iz ve eser olarak belirtilebilinir. Delil; bugün akılcı anlayışına göre hakimin kanaati, ispat edilmesi istenen olaylara tahlil ve tetkik ile bütün şartlar ile değerlendirilmesinin mahsulü olacaktır. Maddi gerçeğin olayın bir bütünü veya parçasını temsil eden kanıtla ortaya çıkarılması gerekir. Şayet deliller yeterince toplanmamış ise her aşamada bunun ikmalide zorunludur. Varsayımlar ceza muhakemesinin amacına aykırı olur.

Somut olaya gelince;

Mağdur … 09.01.2006 tarihli ifadesinde özetle, olay günü 09:30 civarında PTT’den 400 TL, Ziraat Bankasından ise 390 TL para çektiğini, bu parayı bütün olarak cebine koyduğunu, pazar yerinde alış veriş yapmak için cebinden parayı çıkardığında sanık …’in elindeki parayı alarak kaçmaya başladığını, …’in arkasından giderken de, sanık …, ismini bilmediği bir kişi ve …’in kendisini darp ettiklerini beyan ettiği,

15.02.2006 tarihli ifadesinde, benzer beyanları tekrar ettiği ve … … ve … adında iki tanık gösterdiği,

Duruşmada ise mağdurun, önceki beyanlarının doğru olduğunu, sanıklarla aralarında geçimsizliklerin olduğunu, olaydan sonra barıştıklarını, şikayetinden vazgeçtiğini beyan ettiği görülür.

Tanıklar … ve … … soruşturma aşamasındaki ifadelerinde özetle, mağdur …’ın parasının sanık … tarafından alındığını, … ve …’un ise mağduru darp ederek ve tutarak sanık …’i yakalamasını engellediklerini beyan ettikleri,

Sanıklar … ve …’un ise aşamalarda birbirleri ile uyumlu savunmalarında, mağdur …’ın, ….’in tezgahından iki adet kazağı alırken … tarafından yakalandığını, sanık …’in de mağdur …’a “git kardeşim utanmıyormusun” dediğini ve mağdurun da gittiğini beyan ederek atılı suçu benimsemedikleri,

Sanık … ise, mağdur …’ın kendisine ait tezgahtan iki adet kazak alıp giderken gördüğünde yakaladığını, aralarında tartışma çıktığını ileri sürdüğü,

Mağdur …’in 09.01.2006 tarihli ifadesinde olay günü 09:30 civarında anılan yerlerden bahsini ettiği paraların çekilip çekilmediği konusunun ise ne soruşturma ne de kovuşturma aşamasında araştırılmadığı anlaşılmaktadır.

İddia, savunma ve tanık anlatımları ve eksik bırakılan soruşturma ile birlikte ele alındığında çözülmesi gereken sorun sanıklar tarafından yakınana karşı suç teşkil eden haksız bir fiilin bulunup bulunmadığı varsa hukuki nitelendirilmesinin duraksamasız olarak saptanması noktasında toplanmaktadır.

Hal böyle olunca;

…’in 09.01.2006 tarihli ifadesinde bahsettiği üzere olay günü PTT’den 400 TL Ziraat Bankasından 390 TL paranın çekilip çekilmediği duraksamasız olarak saptanmadan,

Kabule göre de; tamamı sözlü anlatımdan oluşan delillerin birbirleri ile çelişmesi halinde hangi tarafın anlatımına hangi gerekçe ile üstünlük tanındığı açıklanarak vicdani kanı ilkesine uygun gerekçelendirilebilir ve temyiz mercii tarafından denetlenmesi mümkün bir sonuca ulaşması gerekirken yeterli gerekçe gösterilmeden ve sebepleri açıklanmadan, iddia savunma ve tanıkların hangi nedenle değerlendirme dışı bırakıldığı, buna göre anılan hukuki sonuca ulaşıldığı da karar yerinde gösterilmeden Anayasanın 141. maddesi CMK’nın 230/1. maddelerine aykırı olacak şekilde eksik soruşturma ile yetinilip yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanık … savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 21.06.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)